29 Temmuz 2013 Pazartesi

Hele Hele

Bazı şeyler söylenmez. Dürüst olmamak, cesaretsizlik, kimseyi üzmemek gibi sebepler de yetmeyebilir açıklamaya. Bazı şeyler düşünülemez bile. Bir kere yeltendinmi bütün zihni virüs gibi kaplamaya başlar. İpin ucu kaçar. İktidara direnir kendine karşı direnemezsin. Vaktizamanında "arzulayıp da eylemeyen hastalık üretir" denmiş olsa da bazı eylemlerde bulunamazsın.  Tek bir ters karşılık, 200 tane eli sopalıya rağmen sesini yükseltmekten, zırhlı araçların önünde oturmaktan daha çok koyar insana. En acı biberden daha çok yakar.

Bazen susmak, düşünmemek, kılını bile kıpırdatmamak gerekir. En küçük hareket dengeyi bozar, boşluğa düşürür. Sabır namına zerre kalmaz. Güneşin altında kavrulmaya aldırmadan saatlerce bekleyebilecekken bir saniye bile eziyete dönüşür. Bazen saldıranları engellemek için değil, kendini hapsetmek için, kademe kademe barikatlar inşa edersin. Önüne bir eşik çıkar, atladınmı kepazelik diz boyu olur.

Bazen bir durak önce inersin,
yeşil ışık yanıyor olsa da karşıya geçmez beklersin,
parkta sabahlar, çimlere uzanırsın, olmadık yerlerinde karıncalar gezinir,
aylarca çay içmediğin olur,
hayat rutine bağlar, tek bir kıvılcım çıkmaz, sırf heyecan olsun diye kâbus görmek istersin,
aramak ister aramaz, telefon çalar açmazsın,
özlesen de duymaz, görmezsin. Yanlış anlaşılmaktan çekinirsin. Neren doğrudur ki!
Bazı kediler ellenmez, kan çıkartırlar.
Bazı sivrisinekler doysa da sokmaya devam eder.

Ağustos'lar kötü, lanetli. Olmasa?
Keşke iki tane Eylül yaşansa. Eylül soğuk başlatmaz, sıcak bitirir.
Ya da 11 ay olsa... Daha az yaşanır n'olcak ki!
Bazı kadınlar sevilmez,
hele de Ağustos'ta.





İzleyiciler